RUS -AMERİKAN YAKINLAŞMASI

 

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

 Amerikan Başkanı Barack Obama, Amerikan dış politikasında, İngilizcesi nasıl söylenir  bilemem ama,  “enkaz devraldı.” Şimdilerde muhtelif ülkelere giderek, tevarüs ettiği kızgınlığı, kırgınlığı, güvensizliği gidermek için büyük uğraş veriyor. Dağılan ortaklıkları, yıkılan işbirliği çerçevelerini tamire çalışıyor. İşe Avrupa’dan başladı. Bu çabaları arasında ülkemize de özel yer ayırdı. Ardından Mısır’a önemli bir seyahat yaparak, dünyanın Müslüman nüfusuna seslendi, ülkesinin halisane niyetlerini ifade etti.  Bitirdiğimiz hafta da Rusya’yı ziyaret etti. Başkan Obama herhalde bu seyahatlerine devam edecek. Nasıl sonuç alacak bilemiyorum ama ülkesinin dünyanın büyük bölümüyle ilişkileri o denli bozulmuştu ki, işler ancak daha iyiye gidebilir dersek, herhalde pek yanılmayız.

 

            Bush yönetimi Rusya’yı çevreleme siyaseti güdüyordu. Rusya yakınındaki ülkelere füzesavar sistemler yerleştirilmek istenmesi, Kafkaslar ve Ukrayna’ya daha fazla nüfuz etme çabaları, Orta Asya’da artan askeri varlık, bu çizginin işaretleri sayılabilirdi. Eski Sovyet ülkelerinin artık bağımsız olduğu fikrini kabul edemeyen, buraların kendi özel nüfuz bölgesi olduğuna inanan, başkalarının buralara girmesine direnen Rusya açısından Amerikan politikası kabul edilebilir bir uygulama değildi. Ayrıca, Soğuk Savaş döneminin süper gücü Rusya, önemli ama sıradan bir ülke muamelesine bir türlü  alışamıyor, ruhen yaralanıyordu.

 

            Sovyet rejiminin yıkılmasından sonra Rusya’da gerçekleşmesi beklenen siyasi ve iktisadi  değişiklikler olmamış, Rusya dünyanın gidişine ayak uyduramamıştı. İlk başta demokrasiye yöneliyormuş izlenimi yaratmış, fakat kısa bir süre sonra giderek koyulaşan bir diktatörliük olup çıkıvermişti. Rusya’da Batı’da bilindiği şekliyle işleyen bir piyasa ekonomisinin geliştiği de tartışmalıydı. Devlet istediği işletmeye bir kısım mazeretler bularak el koymakta beis görmüyordu. Özellikler petrol ve doğalgaza iktisadi bir meta  olmaktan ziyade siyasette başvurulacak bir kaynak olarak baktığı, sık sık sergilediği davranışlardan varılabilecek bir sonuçtu. Petrol gelirlerinin artmasıyla askeri alandaki harcamaları yeniden artmıştı.

 

            Acaba Amerika Rusya’nın yeniden güçlendiği için mi bu ülkeye önem veriyor dersiniz? Soruyu kısmen evet diye yanıtlamak mümkün.  Rusya dünyanın en önemli enerji tedarikçilerinden biri. Özellikle doğalgazda Avrupa açısından vazgeçilmez önem arzediyor.  Halihazırda büyük bir nükleer arsenala sahip. Afganistan’da Taliban’a karşı mücadelede ve İran’ın nükleer silah geliştirmesinin denetlenmesinde onun desteğine ihtiyaç var. Özetle, Rusya’nın gücü küçümsenemez. Ancak, konuya bir başka  perspektifle de yaklaşılabilir. Rusya ekonomisi zayıf, refahını büyük ölçüde petrol-doğalgaz gelirlerine bağlamış, birçok bakımdan yeterince gelişmemiş bir ülke. Reagan, zaten Afganistan’a saplanmış olan Sovyetleri yıldız savaşlarına zorlayarak iflas ettirmişti. Amerika şimdi de Rusya Federasyonunu benzer bir politikayla tekrar iflasa sürüklemeyi  deneyemez mi?

 

            Amerika, neden Rusya ile işbirliğini rekabete tercih ediyor? Karşımızda zayıflayan bir Rusya, yükselen bir Çin var.  Çin-Amerikan rekabeti henüz yeni  şekillenmeye başlıyor. Bu  rekabette, Amerika ve Rusya aynı safta  olmaya mecburlar.  

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap