AB Bazı Eleştirilerinde O Kadar Haksız Olmayabilir!

AB Bazı Eleştirilerinde O Kadar Haksız Olmayabilir!

İlter TURAN                                                                                 

                                  siyaset penceresi

 

Son ay tartıştığımız bir konu var. Bir dergide yayınlanan ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı’na ait olduğu ileri sürülen bir takım anı notlarına göre, dönemin kuvvet komutanları darbe yapmayı planlamışlar, fakat aralarında anlaşmazlık çıktığı için bu işi yapmaktan vazgeçmişler. Olayda adı geçen komutan, kendisinin hatıra notu tutmadığını, varlığı iddia edilen belgenin hayal mahsulu olduğunu, kimsenin darbe sözünü dahi etmediğini açıkladı. Derken, anlaşılması kolay değil ama, başbakanımız da bir konuşması sırasında konuyu incelemek üzere savcılara davette bulundu, böylece yargının ihmalkar davrandığını da ima etmiş oldu. Adli işlem gerektiğine kanaat etmişse, bunu olağan kanallardan yapması mümkündü, lakin siyasi bir nutuk metnine eklemeyi tercih etti. Gerçek nedir bilmiyoruz. Geçmiş deneyimlere bakılacak olursa, ülkemizde silahlı kuvvetlerin dönem dönem iktidara el koymaları görülmemiş, hiçbir zaman düşünülmeyecek bir olgu değildir. Ancak, çoğumuz o dönemin artık geride kaldığını düşünüyoruz. Bazen kendine göre siyasi hesapları olan şahıs ya da gruplar da dezenformasyona, yani kamuoyunu yanlış bilgilendirme yoluna başvurarak yönlendirmeye çalışabiliyorlar. Eminim başka olasılıklar da mevcuttur. Örneğin, bir kişi kaynağını açıklayamayacağını beyan ettiği fakat aslında kendi ürettiği bilgileri satarak para kazanmak ya da bir dergi satış arttırmak için böyle belgeleri yayınlamak istemiş olabilir.

 

Bence yaşadığımız olayın en ilgi çekici yönü yayınlanan haberin ciddiye alınması ve etrafında ulusal düzeyde yoğun bir tartışma başlamış olmasıdır. Bir an için düşündüm. Acaba benzer bir olay Amerika’da İngiltere’de, Almanya’da veya Batı Avrupa’nın demokrasilerinde olabilir mi?  Pek zannetmem. Bu ülkelerde demokratik yönetim yerleşiklik kazanmıştır. Herhangi bir grup ya da parti, siyasette yapmak istediklerini ancak demokratik rekabetin sonunda iktidara gelerek ya da iktidarı etkileyerek yapmayı düşünür. Demokratik yapıların sunduğu olağan kanalların dışındaki yollardan siyasi sonuçlar almak aklına bile gelmez. Demokratik siyasetin dışına çıkmayı isteyenler türeyecek olursa, bunlar toplumun büyük çoğunluğu tarafından onaylanmaz. İngiltere’de bir dergi çıkıp da bizdekinin benzeri notları yayınlasaydı, sanıyorum dergi alay konusu olur, birisinin dergiye soğuk bir şaka yaptığı, yayın yönetmeninin de aldandığı düşünülürdü. Belki, komutanların şakalaştığı yorumu yapılabilirdi. Haber 1 Nisan da yayınlansa, bu durumda derginin şaka yaptığına kesin gözüyle bakılırdı. Bizde öyle olmuyor, insanlar yazılanların doğru da olabileceğini düşünüyorlar. Neden der siniz? Birlikte düşünelim.

 

         Son aylarda, başta Genel Kurmay Başkanımız olmak üzere Silahlı Kuvvetler yetkililerinin yaptığı konuşmalara bir bakalım. İçerikleri çoğu demokraside göreve seçimle gelen iktidarlara ait olan konulara ilişkin mütalaaları da kapsıyor. Bunlar yerleşik demokrasilerde tipik olmayan beyanlar olmasa da, üç nedenle ülkemizde fazla yadırganmıyor. İlkin, böyle bir gelenek oluşmuş. Silahlı Kuvvetlerin yetkilileri başka ülkelerde tamamen siyasete ait olduğu değerlendirilebilecek konularda kamuoyuna açıklamalar yapmayı tabii buluyorlar. Hatta bunun için bir takım açıklama formüller bile geliştirilmiş. Hükümetin yaptıklarını eleştirmek için hükümet politikası-devlet politikası ayrımı ileri sürülüyor. Hükümetin yaptıkları beğenilmezse, bunların devlet politikasına karşı olduğu dile getiriliyor.  İkinci olarak, askeri yönetim dönemlerinde şekillendirilmiş anayasalar ve diğer yasal düzenlemeler, komutanların hem beyanları hem de siyasete daha ileri düzeyde ve kapsamlı müdaheleleri için yasal zemin oluşturuyor. Dönem dönem bu yasal çerçevenin değişmesi gerektiğine işaret edilse de, hükümetler değişiklik yapmak konusunda haklı olarak çekingen davranıyorlar ve toplumu siyasi bir gerilime sürüklemek istemiyorlar. Üçüncü olarak da, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerimiz ve bir kısım gönüllü kuruluşlarımız, siyaset yoluyla başaramadıklarını ya da önleyemediklerini, olağan siyasetin dışındaki yollardan gerçekleştirmenin mübah olduğunu düşündürten davranışlar sergiliyorlar. Demokrasiye güven ve inanç yetersizliği diye nitelendirebileceğimiz bu durum da komutanların beyanlarının tabii bulunmasına katkı sağlıyor.

 

         Demokrasimizin geçmişe göre yerleşiklik kazandığı kesindir. Daha çok insanımız, daha çok kurumumuz siyaset yapmanın tek yolunun siyasi rekabete katılmak ve başarı elde etmek olduğunu düşünmektedir. Kimse bir darbe beklememektedir. Bununla birlikte, son bir aydır yaşadığımız tartışma, demokrasimizin henüz yeterince konsolide olmadığını akla getiriyor. Bir derginin doğruluğu tartışmalı bir kısım belgeyi yayınlayarak ortalığı velveleye verebilmesi bunun en açık göstergesidir. Anlaşıldığı kadarıyla,  hatıra notlarının sahibi olduğu iddia edilen emekli komutan savcılıktan konunun araştırılmasını istemiş, böylece kendisinin ve mensup olduğu kurumun haksız yere eleştirilmesini ve yıpranmasını engellemek istemiştir. Kendisine teşekkür etmemiz gerekir. Ancak, benzer olayların yaşanmaması için neler yapmamız gerektiği üzerinde hep birlikte düşünmek mecburiyetindeyiz. Son olay bile, ülkemizde ordunun siyasi rolünün Avrupa Birliği ölçülerinin dışında olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bazı eleştirilerinde AB o kadar haksız olmayabilir!

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap