DEMOKRASİ OLMAK KOLAY DEĞİL!

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

SİYASET PENCERESİ

Hükümetimiz her ne kadar “Biz artık ileri demokrasiye geçtik,” diye açıklamalar yapıyorsa da, dünyadaki rejimleri niteliklerine göre tasnif eden kuruluşların değerlendirmeleri farklı. Ülkemiz uluslararası kabul gören tasniflerde “demokrasi” olarak nitelendirilmiyor, “karma rejimler” arasına yerleştiriliyor. Siyasi demokrasinin bazı unsurlarına sahip olduğumuz teslim edilmekle birlikte, bütün unsurlarına sahip olmadığımız görüşü esas alınıyor. Bu değerlendirmelere Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi demokrasiyi üye olmanın şartı olarak gören kuruluşlar da katılıyorlar.

Sözü edilen kuruluşların değerlendirmelerine kızanlar, ülkemize haksızlık yapıldığını düşünenler var. Hükümetimizin de bu tür eleştirel değerlendirmelerden memnun olmadığı herkesin bildiği bir sır. Demokrasinin belirleyici niteliğinin seçimlerde çoğunluğun oyunu almak olduğunu düşünen önderlerimiz, bu gerçeğe rağmen sistemimizin “karma rejim” olarak nitelendirilmesine bakarak, ülkemize haksızlık yapıldığını düşünebilirler. Ancak, kızgınlığa kapılmadan ve olumsuz değerlendirmelerde kasıt aramaya başlamadan önce, nelerin eleştirildiğini, neden eleştirildiğini anlamaya çalışmak lazım. Görebildiğim kadarıyla Türkiye’de demokrasinin iyi işlemediğini, düzeltilmesi gereken bozuklukları, giderilmesi gereken eksiklikleri olduğunu ileri süren ülkeler ve uluslararası kuruluşların Türkiye’nin kötülüğünü istediklerini ileri sürmek için inandırıcı bir neden bulunmuyor. Sonra, Türkiye’ye dönük eleştiriler, aynı tür işleri yapan başka ülkelerden de esirgenmiyor. Benzer çok sayıda eleştirinin ülke içinde dile getirildiğini de unutmamamız lazım.

Gelin, açık konuşalım: Bizim demokrasiden ikmale kalmamıza yol açan uygulamalar iktidarların seçimle göreve gelmemesinden kaynaklanmıyor; hukukumuzda ve uygulamalarımızda insan haklarına ve bireysel özgürlüklere yeterince yer vermememizden, yer verdiğimiz kadarına da uygulamada saygı göstermememizden, onları sınırlamamızdan kaynaklanıyor. Örnek vermeye gerek var mı, bilemiyorum. Anayasamıza göre düşüncelerin açıklanması serbesttir. Yasalarımıza ve uygulamada yaygın olan yorumlarına bakacak olursak, bazı düşünceler terör propagandası yapmak, diğer bazıları bölücülük yapmak ya da görülmekte olan bir davayı etkilemeye çalışmak biçiminde tefsir edilmekte, düşüncelerini ifade eden, hatta bunları henüz kaleme almış olmakla birlikte kimseyle paylaşmamış, yani alenileştirmemiş kişiler dahi tutuklanmaktadır.  Tutuklama işlemleri çoğu zaman yeterince kanıta dayanmayan, başvurulmasına gerek olduğu tartışmalı, keyfi olduğu izlenimi yaratan bir uygulamaya dönüşmüştür.

         Şayet hükümetimiz ileri demokrasi uygulamak konusunda samimi ise, yurt dışından ve içinden kaynaklanan şikayetlere kulak vermek mecburiyetindedir. Türkiye insanların düşüncelerini açıklamaya çekindikleri, her zaman ve her yerde telefonlarının dinlendiğinden kuşkulandıkları, dosyayı okumamak dahil titizlikten uzak işlemlerden sonra kolayca tutuklanabildikleri, bilahare suçsuz bulunsalar dahi uzun süreler hapishanelerde misafir edilebildikleri bir ülke görünümü vermektedir. Böyle bir ülkenin sadece hükümeti seçimle işbaşına gelmiş ve seçimle gidebilir gerekçesiyle “demokrasi” olarak nitelendirilmesi beklenemez. Anayasa değişince her şey değişecektir diyemeyiz. Sorunların üzerine gitmek, çözmeye uğraşmak zorundayız. Yoksa kendimize demokrasi diye iltifatlar etsek de, başkaları bizi “karma rejim” diye etiketleyerek olumsuz nitelendirmelerine devam edecektir. Demokrasi olmak kolay değil!

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap