KUZEY IRAK AÇMAZI

KUZEY IRAK AÇMAZI

Prof.Dr.A.İlterTURAN                                      

                                                                    siyaset penceresi

 

Irak’a Komşu Ülkeler toplantısı diye başlayan ama sonra katılanlar açısından bir hayli genişleyen toplantı İstanbul’da yapıldı. Toplantıyı Türk kamuoyu açısından ilginç kılan husus Amerikan Dış İşleri Bakanı Condoleeza Rice’ın da toplantıya katılmasıdydı. Anlaşıldığı kadarıyla, Irak Başbakanı ve BM Genel Sekreteri toplantıya katılmak istememiş, ancak başbakanımızın kendilerini telefonla arayarak ikna etmesi sonucunda gelmeyi kabul etmişlerdir. Acaba bir kısmının birbiriyle başka sebeplerden kavgalı, Irak’ın kaderi konusunda her birinin farklı vizyonu bulunan bir ülkeler grubunun biraraya gelmesinden yararlı herhangi bir sonuç elde edilebilir mi? Uluslararası ilişkilerde görüşmelerde bulunmak, müzakereler yapmak yolunun her zaman açık tutulması gerekmekle birlikte, herhangi bir sonuç alınamayacağı belli olan ve sadece taraflar arasındaki anlaşmazlıkların sergilenmesine vesile teşkil edecek toplantıların yapılmaması, yapılmasından evladır. Acaba hafta sonunda yapılan böyle bir toplantı mı?

 

         Hemen belirtelim. Bu tür toplantılara katılanlar arasında, toplantı dışında da çeşitli ikili görüşmeler olur. Bunların bir kısmı planlanarak yürütülür, bir kısmı ise yemek, resepsiyon gibi sosyal ortamların sunduğu sohbet fırsatlarıdır. Özellikle birbiri ile ilişkisi düzenli olmayan ülkeler açısından bu tür temaslar önem arzedebilir. Aralarındaki anlaşmazlıkların giderilmesinde ortak düşünce noktaları olup olmadığı, bir önceki pozisyonlarde değişikliğe gidilip gidilmediği, uzlaşmazlık devam etse bile işbirliği yapılabilecek noktaların tesbiti mümkün olur. İstanbul toplantısında böyle fırsatların ortaya çıktığını, çok yönlü temasların gerçekleştiğini tahmin edebiliriz. Ayrıca toplantılar esnasında katılan ülkelerin sergiledikleri tutumların, aldıkları pozisyonların, Irak’la ilgili politikalarının ve bunların arkasında yatan niyetlerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olduğu kesindir.

 

         Belirtildiği üzere, Türkiye açısından önemli hususların başında Amerikan Dış İşleri Bakanı’nın Irak’a komşu ülkelerin toplantısına katılmak için  ülkemize gelmesi bulunuyor. Bu kendi başına da önemli bir olay ama hemen ardından Başbakanımızın Birleşik Devletlere gitmesi ve Beyaz Saray’da Başkan Bush’la bir görüşme yapması söz konusu olunca ziyaretin önemi artıyor.  Bayan Rice’ın


toplantı dışında da temasları oldu. Bu temaslarda neler konuşuldu, herhangi bir vaadde bulunuldu mu, bunları bilmek olanaksız. Bakanın kamuoyuna yaptığı açıklamalar, artık kamuoyumuzca bıkkınlıkla karşılanan sıradan açıklamaların pek ötesine gitmiş gibi gözükmedi. Yine de, Türk kamuoyunda ülkesine duyulan kızgınlığı ve hayal kırıklığını bizzat gördüğünü ve algıladığını ümit ederim. Her halükarda, Bakanın Türkiye’deki temasları sonucu yaptığı değerlendirmeler herhalde en seri biçimde Beyaz Saray’a ulaşacak ve Bush-Erdoğan görüşmelerinin, ümit edelim ki, daha başarılı geçmesini sağlayacaktır.

 

         Kuzey Irak konusunda Türk ve Amerikan yaklaşımlarının arasında onanılması kolay olmayan hedef, yaklaşım ve üslup farkı var. Irak’ı kolayca işgal eden Amerika, burada tutunmakta ve benimsediği bir yönetim yapısı oluşturmakta zorlanıyor. Irak’ta askeri mevcudiyetini azaltmasına elverişli bir düzen oluşturabilmek için edindiği yerel müttefiklerin başında Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi geliyor. Onları gücendirecek, sıkıntıya sokabilecek girişimlerde bulunmak istemiyor. Hiç olmazsa onları alenen zor duruma düşürecek önlemlerden uzak duruyor. Örneğin, PKK mücadelesinde nokta istihbarat verelim, maddi kaynaklarını kurutacak tedbirleri alalım türünden önerilerde bulunuyor. Bunlar ancak uzun dönemde yararlı  olabilecek destekler.

 

ABD’nin Kuzey Iraklı mütefikleri, Amerika’nın kendilerine fazlasıyla muhtaç olduğu hesabından yola çıkarak, birkaç sonuç elde etmeye çalışıyorlar. İlkin, Türkiye’nin askeri müdahalesinin yüksek maliyetli ve sonuç getirmesi zor olan bir yol olacağını ifade edip, bu yolu engelleme gayretindeler. İkinci olarak, kendilerinin de Türkiye içinde harekete geçirecekleri güçler olduğunu söyleyip, ülkemizi içerden vurmakla tehdit ediyorlar . Üçüncü olarak,  kendilerinin doğrudan muhatap alınmasını istiyorlar. Son olarak da, Irak yönetimine kendilerinin rızası alınmadan eylem yapılamayacağını göstermek istiyorlar.

 

Terörden canı yanan Türkiye, kısa vadede sonuç verecek somut tedbirler istiyor.  Türk hükümeti teröre verilen kayıplar karşısında derin nefrete kapılmış olan kamuoyunu tatmin etmek durumunda, Üstelik, muhalefet partileri hükümeti Amerika’ya bağımlı olmak ve terörle yeterince mücadele etmemekle suçluyorlar. Böyle bir durumda, Türkiye’nin talep ettiği somut tedbirlerin mutlaka bir askeri harekatı içermesi lazım. Kuzey Irak’ın yolunu belirlediği Irak hükümeti ve Kürt yönetimini gücendirmek istemeyen Amerika buna razı değil. Özetle, önümüzde bir Kuzey Irak açmazı duruyor.

 

Hem Türkiye hem Amerika uzun vadeli ilişkilerini şekillendirecek, zor tercihler yapmak ile karşı karşıya bulunuyorlar.

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap