DERSİMİZ YİNE DEMOKRASİ

DERSİMİZ YİNE DEMOKRASİ

 Prof.Dr.A.İlterTURAN                                      

                                                                    siyaset penceresi

 

Sizin de dikkatinizi çekmiş olabilir, bazen siyasi partilerimiz demokrasi okulları açıyorlar. Bu okullarda neler öğretildiğini bilmiyorum ama demokratik değerlerin edinilmesi ve kişinin davranışlarını yönlendirmesi için uzun bir içselleştirme süreci gerektiriyor. Okullarda demokrasi dersleri vermek demokratik bir altyapı inşa çabası oluşturabilir. İnsanlar demokrat doğmuyorlar, uzun bir öğrenim ve deneyim sonunda demokratik kimlik kazanabiliyorlar. Etrafımızda cereyan eden olaylara  bakılacak olursa, bunun  kolay bir iş olmadığı görülüyor. Söylediklerime ilişkin tereddüdünüz varsa, kısa süre önce cereyan eden birkaç olayı birlikte  hatırlayalım.

Bir hafta önce ana muhalefet liderimiz, partisi hakkında  olumsuz sözler edilir endişesiyle, Sosyalist Enternasyonel’in genel kurul toplantısına katılmadı. Açıklamalara bakılırsa, bu işi partisi için değil, Türkiye için yapmışmış. İkinci olayda Karabük Belediye Başkanı, edebiyatçı Latife Tekin’in konuşmasını, hükümet politikasını eleştiriyor diye yarıda kesti. Başkana göre toplantının parasını belediye verdiği için beğenmediği konuşmaları yaptırtmazmış. Toplumdan gelen tepki karşısında özür diledi ama samimiyetsizliğini yazarımızın zaten içkili olduğunu iddia ederek dışa vurdu. Üçüncü olayımız, bir başka yazarımızın karısının kafasına dışkı dökmesi. Bir kısım tanınmış şahsiyet, bu olayın üzerinde durulmasının yersiz olduğunu savundular, kimi de olaya bir kadın hakları ihlali olarak baktı.

Gelin isterseniz bu üç olaya demokratik değerler ve uygulamalar çerçevesinden bakalım. Sayın Baykal ve arkadaşlarının tavrı, demokrasinin temel bir anlayışına uzak düşüyor. Demokrasi, farklı düşünenlerin bunları açıklamalarını, ikna yoluyla uzlaşma aramalarını öngörür. Tabii, her zaman uzlaşma olmayabilir, kimse de her istediğini her zaman elde edemez. CHP Genel Başkanı ve arkadaşlarının, geniş ve hoşgörülü bir yelpaze oluşturduğu izlenimini veren Sosyalist Enternasyonel’in toplantısına gitmeleri,  eleştirileriı yanıtlamaları, başka ülkelerdeki sosyal demokrasilerden neden uzak düştüklerini  açıklamaları, katılanları ikna etmeleri, demokrasiye daha uygun bir davranış olurdu. Beceremediler.

Karabük’teki olay ise tam bir siyasi cehalet ve basiretsizlik örneği. Belediye başkanı, başında bulunduğu yönetim biriminin düzenlediği kültür faaliyetini şahsi eğlencesi gibi görüyor olmalı. Aslında festivali düzenleyen bir  kurum. Müdahaleyi gerektiren durum varsa,kurumun kurallarına uygun olarak yapılır, kürsüye fırlayarak, mikrofonu kaparak değil. İşin bu kısmı demokratik davranmaktan çok terbiye ile ilgili diye düşünmeyin! Kurallara uygun davranmak demokrasinin vazgeçilmez  bir parçasıdır. Ancak başkanın teşhir ettiği hoşgörüsüzlük,  eleştirel fikirlere tahammülsüzlük demokratik değerler fıkaralığının tam bir dışavurumu. Başkanın davranışının istisnai olduğunu düşünsem, üzerinde durmazdım. Oldukça yaygın bir olguyla karşılaştığımızı sanıyorum.

Gelelim dışkı olayına.Eğer, failin akli muvazenesi yerindeyse,  o zaman bir insana saygısızlık olayıyla karşı karşıyayız. Kadın kocasına aynı işi yapsaydı olaya tepkimiz farklı mı olmalıydı? Tabii ki hayır. Demokrasinin temel taşlarından biri diğer insanlara saygı duymamızdır.  Tartışmalarda bu eksik kaldı.

                Şimdi sizlere soruyorum: dersimiz yine demokrasi darken tamamen haksız mıyım?

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap