YENİ ÜNİVERSİTE AÇALIM DA!

YENİ ÜNİVERSİTE AÇALIM DA!

İlter TURAN                                                                                 

                                  siyaset penceresi

 

 

Konu gündeme bir girdi, bir çıktı. Yakında tekrar gireceğinden emin olabilirsiniz. Hükümetimiz yirmi yeni üniversite açmaya karar vermiş. Çoğumuz olayın içinde olmadığımız için pek farkında olmayabiliriz ama tahminimce şu anda yeni üniversitelerin nerelerde açılacağı üzerinde kıyasıya bir yarışma başlamıştır bile. Biliyorsunuz, her ilimiz bir üniversite sahibi olmayı itibarının bir göstergesi olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla, konunun hükümetin gündeminde olmadığı zamanlarda bile, üniversitesi olmayan illerde hükümete dönük başlıca taleplerden biri en kısa zamanda il merkezinde bir üniversite açılmasıdır. Şimdi yeni üniversiteler açılması niyeti ifade edildi ya, göreceksiniz hükümet öyle yoğun taleplerle karşılaşacak ki, açılacak üniversite sayısını yirmi ile sınırlamakta güçlüklerle karşılaşacak. Olasılıkla bu sayı aşılacaktır. Belki hatırlayacaksınız, daha önceki üniversite açma dalgalarının birinde bir milletvekilimiz, kendi ilçesinde (o zaman il merkezinden daha büyük bir ilçe idi, şimdi il oldu) üniversite açılmazsa,  intihar etmek mecburiyetinde kalacağını beyan etmiş, böylece hükümetten bir yüksek okul koparmıştı.

 

         1950li yılları bilenler, daha sonraki dönemlerde üniversite açılması ile ilgili yaşananların önceleri liseler düzeyinde de yaşandığını hatırlayacaklardır. Milli Eğitim Bakanlığında çalışan bir yakınım anlatmıştı. Demokrat Parti her il merkezinde liseler açmaya karar verince, kendisi bakana “Efendim, çok sayıda lise açıyoruz, hoca bulunamıyor, öğretimin kalitesi düşüyor,  üstelik dört sene sonra bu gençlerimiz üniversite kapılarına gelecekler, aynı meseleleri o zaman üniversite seviyesinde yaşayacağız, bu işi planlayalım,” deyince aldığı cevap “Allah Kerim” olmuştu. İşi Tanrı’ya havale edince, aradan geçen zaman içinde liselerin kalitesi bir hayli geriledi. Açılan çok sayıda üniversitelerden bazılarında ise hoca sıkıntısı ve donanım eksiklikleri, bu kurumların mezunlarına da yansıdı. Donanımsız bir kısım gençler, işsiz kaldılar ya da üniversite öğrenimi gerektirmeyen işlere girdiler. İçine düştükleri durumun mutsuzluğunu sağ ve sol siyasi aşırılıklara yönelerek gidermeğe çalıştılar. İyi yetişmemiş hocalar da, bilgi eksikliklerini ideolojik yaklaşımlarla örtmeye çalıştılar. 1980’e giden yolda bu hususların da katkısı oldu. 1980 sonrası kavga ortamı zayıflamakla beraber, esas sorunlar giderilmiş değil.


 

         Bu olumsuzluklara karşılık, üniversiteye kavuşan iller çoğu zaman memnun. Üniversiteler kentlere yeni satın alma gücü ve iktisadi canlılık getiriyor. Aileler üniversiteleri değerlendirecek durumda olmadıkları için, çocuklarının uzaklara gitmeden okuyabileceklerini düşünerek seviniyorlar. Diğer illerle kendilerini karşılaştırdıkları zaman, üniversitesi olmayan illerden üstün konumda olduklarını düşünüyorlar, diğer üniversite sahibi illerden eksik bir tarafları olmadığını düşünerek de gururlanıyorlar. Tabii, bazı illerdeki üniversiteler çok olumlu gelişmeler gösterdiler. Zamanla şu anda gelişmeye muhtaç durumda olduğunu düşünebileceğimiz bir kısım üniversitenin de üst düzeyde kurumlara dönüşeceğini ümit edebiliriz. Ancak, bildiğimiz bir husus daha var. Yeni üniversitelerimizin azımsanmayacak bir bölümü kuruluşlarından itibaren aşamadıkları güçlüklerle karşı karşıya bulunuyorlar. Dolayısıyla, aynı sorunlarla boğuşması muhtemel yeni kurumlar açmaya karar vermeden önce iyi hazırlanmamız, bir dizi önlem almamız yararlı olur diye düşünürüm.

 

         Ne yapalım? Çok basit birşey var. Üniversite kurma kararı ile üniversitenin faaliyete geçme kararını birbirinden ayırmamız, kurulmasına karar verilen bir üniversitenin faaliyete geçmesi için asgari nelere sahip olması gerektiğini belirlememiz gerekiyor. Bunlar gerçekleştirilmeden de üniversite faaliyete geçmemeli. Üniversite deyince çoğunluğun aklına tesisler, binalar geliyor. Aslında ilk aklımıza gelmesi gereken binalar değil, insanlar ya da  üniversiteye hayatiyet kazandıracak kadrolar olmalı. Bir kentte üniversite kurulmasına karar verildiği zaman, bu insan kaynağının nasıl karşılanacağı öncelikli sorun olursa, bu elemanların sağlanması için muhtelif tedbirler devreye sokulabilir. Keza, geliştirilmesi zaman alan kütüphane gibi tesisler de, üniversite öğrenci kabul etmeye başlamadan belirli bir yeterlik düzeyine getirilebilir. Tabii, kuruluş ve faaliyete geçmeyi ayırmayı önermek kolay ama uygulamak zor. Üniversite kararı çıkar çıkmaz, üniversiteye kavuştuğunu düşünen il sakinleri inşaatların başlamasını, yeni memur kadroları açılmasını, kentte kiralanan geçici bir binada üniversitenin faaliyete geçmesini bekleyecek, böyle olsun diye hükümeti sıkıştıracaklardır. Böylece, kısa vadeli kazançlar için uzun vadeli sorunların da temeli atılmış olacaktır.

 

         Türkiye’nin yeni üniversitelere ihtiyacı olduğu kesin. Bu ihtiyaca cevap vermeyi iyi tasarlamak, daha sonra düzeltilmesi çok zor olan yanlış adımlar atmamak gerek. Maalesef, şimdiya kdar bu yapılmadı, Bundan sonra yapılır mı? Peşinen iyimser olmamız gerektiren bir neden görmek kolay değil. Ne diyelim? Üniversite açmak kolay da, gerisini getirmek zor!

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap