OBAMA ZİYARETİNİN BASİT YORUMU

 

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

Nüfusu yetmiş milyonu aşan, dünyanın sayılı ekonomileri arasına giren, Avrupa’nın altıncı büyük ekonomisinin sahibi ve bölgenin en güçlü devleti olmamıza rağmen, her nedense, kendimizi başka ülkelerin manipüle ettiği, kaderini belirlemekte zorluk çeken, her zaman gizli ellerin yönlendirebileceği bir ülke olarak görme temayülündeyiz. Herkes bize karşı gizli emeller besler, planlar yapar. Dünyanın her yerinde beceriksizlikler sergileyen istihbarat örgütleri, ülke Türkiye olunca, planlarını hiç aksatmadan yürütür; nüfusu İstanbul’un yarısı, hatta dörtte biri kadar olan ülkeler bile bizi istedikleri gibi yönlendirebilirler. Bizim işimiz bu aktörlerin gizli emellerini açığa çıkarmak ve süreklli teyakkuz durumunu korumaktır. Yabancıların meşum emellerine kavuşmalarını engellemenin emin yolu ise yabancıları karşı kapanmak, onlarla işbirliği yapmamaktır. Ülkemizi komplolara karşı korumak hepimizin vazifesidir. Vazifemiz böyle tanımlanınca, iş komploların teşhisine gelmektedir.  Bu da zor değildir, iddialarını doğru bilgilerle kanıtlamak sorumluluğunu taşıması gereken akademisyenler ve basın mensupları bile bol miktarda hangi doğru bilgilere dayandığı belli olmayan komplo teorisi üretmekte, bunları aralarında devlet televizyonlarının da yer aldığı kitle iletişim araçları aracılığıyla toplumumuzun istifadesine sunmaktadırlar.

 

                Acaba Amerikan Başkanı neden geldi, bizden ne bekliyor? Konuşmalarında dile getirdiği konulara ek olarak, kapalı kapılar ardında neler istedi? Başkan Obama’nın ziyareti daha uzun süre değerlendirilmeye devam edecek. Bir bölümü hayal gücüne dayalı bir sürü açıklama yapılacak. Nitekim, Başkan Türkiye ile geliştirmek istediği ilişkiye “model ortaklık” diye atıfta bulundu da, İngilizce’de sadece “örnek alınacak” anlamını taşıyan bu ifadeye bile derin manalar yüklenmeye çalışıldı. Halbuki Başkan Obama’nın ziyareti ve söylediklerinden yola çıkarak oldukça sade bir açıklama yapmak, karmaşık ve doğrulanması kolay olmayan spekülatif değerlendirmelere başvurmamak mümkün. Dilerseniz özetleyeyim.

 

                Başkan Obama, Amerika’nın dünyanın önde gelen devleti olarak ilgilenmek zorunda hissettiği sorunların büyük bölümü Türkiye’ye yakın bölgelerde. Burada Amerika’nın güvenebileceği ve  işbirliği yapabileceği tek ülke Türkiye. Bu işbirliğinin sağlam temellere oturtulması ve aksamaması için Türkiye’de istikrarlı, sürekli iç sorunlarla boğuşmaktan uzak, demokrasi çerçevesinde işleyen, refahı artırmaya dönük bir yapının oluşturulması ve korunması gerekiyor. Bunun Türk iç politikası açısından taşıdığı anlam laikliğin korunması ve Kürt sorunun bir çözüme bağlanması. Bu alanda kaydedilen gelişmelerin Türkiye’nin dış ilişkilerinde de bir rahatlamaya yol açacağı konusunda tereddüt yok.  Obama’nın söylediklerinin dış politikadaki temel anlamı ise, Türkiye’nin AB ile bütünleşerek demokrasisini, insan haklarına bağlılığını ve piyasa ekonomisinin işleyişini sağlamlaştırması. Gerek AB gerek ABD ile ilişkilerde pürüz yaratan Kıbrıs’ta bir uzlaşmaya varılması, Ermenistan’la ilişkilerin açılması, Ruhban Okulu’nun faaliyete geçmesi konularındaki talepler aslında ilişkilerin gelişmesini zorlaştıran engellerin  aşılması bu hedefin ayrıntılarıdır. Mesaj sade ve nettir.  Bu vizyonu paylaşıp paylaşmamak ise  Türkiye’nin bileceği bir iştir.

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap