BUNLAR DEMOKRASİMİZİN KALİTESİNİ YÜKSELTMİYOR!

 

 

 

Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

 

 

Ağustos genelde sakin bir aydır fakat bu yıl öyle değil.  Geçen hafta Meclis Başkanı seçimi yapıldı. Bu işlemin sona ermesinin ertesinde Rusya Başbakanı Vladimir Putin ülkemize günlük bir ziyaret yaptı. Hükümet, tasarladığı Kürt açılımıyla ilgili olarak muhtelif adımlar attı. Başka olaylar sırada. Örneğin ay sonunda NATO ‘nun yeni genel sekreteri Rasmussen’in Türkiye’yi ziyaret etmesi bekleniyor.  Bu olayların her biri  üzerinde yazılabilir. İzninizle , bu hafta Meclis’e başkan seçimi ve Kürt açılımı ile ilgili sohbet edelim.

 

            Bu iki olayın birbiriyle ilgisi nedir diye soracak olursanız, haklısınız. Olayları ilk bakışta ilişkilendirmek kolay olmayabilir. Gelişmeleri birlikte hatırlayalım. Meclis Başkanı seçiminde Sayın Başbakan, kendi partisi içinden başkan olmayı arzulayanları bir araya getirdi. Onlarla konuştuktan sonra, partisinin adayını açıklattı.  Süreç içinde diğer partilerle görüşmedi. Aranan nitelikli çoğunluk şartının üçüncü turda basit çoğunluğa düşmesini bekledi.  Nitekim, Sayın Mehmet Ali Şahin kolaylıkla seçildi.

 

İkinci olay biraz daha girift. İç İşleri bakanımız bir Kürt açılımı konuşması yaptı ama açılımın içeriğine açıklık getirmedi.  Ardından Polis Akademisinde çoğunlukla basın mensuplarının katıldığı bir “çalıştay” düzenlendi. Son olarak, başbakanımız partisinin genel merkezinde DTP heyeti ile görüştü. Muhalefet tepki vermekte geçikmedi. MHP genel başkanı, ülkemizin bölünmesi için bir çalışma yapıldığına kesin kanaat getirdiğinden, çok sert tepkiler veriyor. Örneğin çalıştaya katılan basın mensuplarını on iki kötü adam ilan etti.  Bu kişilerin çalıştaydaki sözleri, önerileri kamuya açıklanmış değil. Yazdıkları itibariyle düşünce çizgileri kamuoyunda biliniyor.  Her birinin düşünceleri farklı ama Kürt sorununun çözümü için çalışılmazsa, ülkemiz aleyhine  sonuçların ortaya çıkacağından endişe ediyorlar. Düşünce çizgilerini beğenmez, hatalı bulabilirsiniz ama bu insanları bir ihanet şebekesi diye suçlamanın sağlıklı olduğunu  zannetmiyorum.  

 

 Ana muhalefet partimize ne demeli? Genel Başkan önce çözüme katkıda bulunmak isteriz dedi, sonra DTP ile görüştü diye Başbakanı neredeyse PKK işbirlikçisi ilan etti. Ana muhalefetin bir çözüm planı yok, iktidarın yaptıklarını beğenmemek üzerine inşa edilmiş bir politika izliyor. Bu acaba çözüme katkı sağlayacak bir yol mudur yoksa muhalefetin verdiği rahatlıkla yürütülen ver sorumluluk taşımayan bir kolaycılık mı?

 

Dönelim sorumuza. Meclis başkanı seçimini ve Kürt açılımını biraraya getiren nokta ne? Bana sorarsanız demokrasi terbiyesi eksikliği derim. Partilerimiz demokrasiyi  iktidarla muhalefetin her konuda sınırsız rekabet etmesi olarak tanımlıyorlar. Rakiplerinin de en az kendileri kadar iyi niyetli olduğunu kabullenemiyorlar. Halbuki, demokrasilerde hayati konular gündelik siyasi rekabet dışında ele alınabilir. Herkesin iyi niyet taşıdığı zaten varsayılır. İlişkilerin nezaket ve saygıya dayanmasınınsa hiçbir sakıncası yoktur.  Hükümet, başkan seçimini partizan bir olaya dönüştürdü. Muhalefet Kürt sorununu gündelik siyaset malzemesi yapıyor. Bu davranışlar demokrasimizin kalitesini yükseltmiyor.  

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap