SÜRECİN AŞİL TOPUĞU İÇ SİYASET

 

 Prof.Dr.A.İlter TURAN

                                            SİYASET PENCERESİ

Kamuoyumuz ve siyasa  yapımcılarımız, yakın zamana kadar uluslararası ilişkileri devletler arası ilişkilerle sınırlı tutarlardı. Resmi sıfatı olmayan etnik lobiler türü aktörlerin bir ülkenin dış politikasını etkilemeye çalışmaları, başarılı olmaları karşısında kızılıyor, bunun olmaması gereken bir bozukluk olduğuna hükmediliyordu. Kentleştikçe, ekonomimiz geliştikçe ve bunların sonucu olarak toplumsal farklılaşmalar çeşitlendikçe,dış ticaretin refahımıza katkısı yoğunlaştıkça, demokratikleşme alanında ilerledikçe, dış politikanın salt bazı devlet yetkililerinin tekelinde bir faaliyet olmadığını kabullenmeye başladık. Artık kamuoyumuz, gönüllü kuruluşlar, iş lobileri, etnik lobiler, hatta resmi sıfatı olmayan dış aktörler politikamıza katkıda bulunuyorlar. Dış politika yapmak ve uygulamak eskiden daha zor.

 

            Dış politika yapımı ve uygulamasının karmaşıklaşan niteliğini, Türk-Ermeni  ilişkilerinde son günlerdeki hareketlilik karşısında anımsadım.  Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün Türk-Ermeni milli maçını izlemek üzere Erivan’a giderek başlattığı sorunları çözme süreci başlangıçta heyecan uyandırmış, sonradan hızını yitirmişti. Şüphesiz yavaşlamada her iki hükümetin içte karşılaştığı zorluklarınrolü ağırlıklıydı.  Ermeni hükümeti güçlü değildi, Ermeni diasporası kendi bencilliğinden sıyrılamıyor, Türkiye ile yakınlaşmaya karşı çıkıyordu. Türk hükümeti ise içteki eleştiriler yanında esas tepkiyi, yeterli zeminin hazırlanmaması nedeniyle, Azerbaycan’dan görüyordu. Topraklarının beşte birinden fazlası Ermeni işgalinde olan, milyonu aşan savaş “kaçkını” barındıran komşumuz, Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi konusundaki kayıtsız Türk desteğinin sona erdiğinden endişeliydi.

 

 Acaba süreç başlamadan bitiyor muydu? İlk bakışta soruyu belki evet diye cevaplamak mümkündü. Basında Cenevre’de gizli bir müzakere sürecinin sürdüğü haberleri yer alıyordu ama çoğu kişi sürecin Türk-Ermeni sorunlarının çözülmesinde ısrar eden üçüncü tarafları tatmin için yürütüldüğünü düşünüyordu. Bitirdiğimiz hafta Türk ve Ermeni hükümetlerinin eşanlı açıklamaları gizli müzakere sürecinde önemli mesafe alındığını gösterdi. İki hükümetin de ilişkilerin iyileştirilmesi için baskı altında kaldığı kesin. Amerika, Türk-Amerikan ilişkileri üzerinde bir Demokles kılıcı gibi sallanan geçimsizliğin hallini arzuluyor. Sorunun Türk-Amerikan ilişkilerini tehdit edecek bir sonuca yol açmasını engellemek peşinde.  Ermeni sempatizanlığının zaten yaygın olduğu AB, Türkiye’nin komşularıyla olan başlıca sorunlarını halletrmesini, özellikle Ermenistan sınırını açmasını istiyor. Daha önceleri Ermeni pozisyonlarını desteklediği izlenimini veren Rusya da artık sorunun çözümüne taraftar.

 

 Uluslararası ortamda sürece destek yaygın, ancak Türk ve Ermeni hükümetlerinin süreci devam ettirme gayretleri, çoğunluğu iç politikadan kaynaklanan zorluklarla karşılaşacaktır. Ermeni hükümeti güçlü bir parlamenter çoğunluğa sahip değil. Diasporanın çözüme karşı güçlere büyük destek vereceğinden şüpheniz olmasın. Bu durumda Ermeni hükümet kendisinden beklenenleri yapabilir mi? Emin değilim. Kaldı ki, süreçte yer almasa da, işgal bölgesinden Ermeni askerlerinin çekilmesi konusunda da ilerleme kaydedilmesi gerekiyor.  Türk hükümeti, güçlüklere rağmen, sözlerini tutmak açısından daha iyi durumda. Yine de sürecin Aşil topuğu iç siyaset. Bakalım bu sefer süreç ilerleyebilecek mi?

 

 

 

 

Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap