ATATÜRK VE CUMHURİYET

ATATÜRK VE CUMHURİYET -29 EKİM 2008-Atatürk’ün önderliğinde; Samsun’dan başlayıp, İzmir´de noktalanan ve Lozan’da biçimlenen, çöküşten kurtuluşa uzanan yol çetindir, yer yer umutsuzdur, engellerle ve yokluklarla doludur, ama umutludur, hedefi ve sınırları akıl ve mantıkla belirlenmiştir.

İkinci dünya savaşında Arap çöllerinde yiten gençlerden geriye kalanların; çaresizlikten, umutsuzluktan ve teslimiyetçilikten kurtarılıp, emperyalizmin istilası karşısında direnişe yönlendirilmesi hiç de kolay olmaz. Anadolu’da yedi düvelin çullanışına karşı, tüm dünyaya parmak ısırtacak bir direniş ve yeniden diriliş yaşanır. Bunda, başta Mustafa Kemal olmak üzere arkadaşlarının; bezgin ve yılgın Anadolu insanını ayağa kaldırmak için harcadıkları çaba ve inandırıcılık unutulmamalıdır. Sonunda, eskimişliklerin üstüne yepyeni bir sayfa açılır. Adı “Cumhuriyet”tir.

İşte bu nedenle “Türkiye Cumhuriyeti” kavramı üzerinde önemle durulması ve içeriğinin çok iyi kavranılması gerekir. Atatürk’ün cumhuriyete giden yolu detaylarıyla anlattığı “Söylev”inin özümsenerek okunması gerekir. Çünkü Türk Cumhuriyeti, insanlık tarihinde akıl ve bilim devrimi olarak nitelendirilen çağdaşlaşmaya dayanır, demokratik yaşamın “olmazsa olmaz” koşullarıyla oluşur. Sonunda Türk devrimi köklü bir bilim ve hukuk devrimi üzerinde oturtulur. Bu 1923’den sonra 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında da aynen yer alır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün daha 1923’de “Cumhuriyet”i tanımlarken vurguladığı: “..Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet biçimi demektir. Demokrasi ilkesinin en modern, en mantıklı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir!.. Cumhuriyet, yüksek ahlak değerlerine ve niteliklerine dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Cumhuriyet yönetimi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Ulusal istenç, kararlılık ve bilincin seçkin eseri olan değerli Türkiye Cumhuriyeti, her anlamda büyük Türk ulusunun öz ve değerli malıdır. Değerli çocuklarının elinde sürekli yükselecek ve sonsuza kadar yaşayacaktır..” sözleriyle; 10. yıl Söylevinde yer alan “Temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Cumhuriyet” tanımıyla; 6 Şubat 1933 Bursa konuşmasında altını çizdiği, “..Cumhuriyet; düşünce, bilim, teknik ve beden yönünden güçlü, yüksek karakterli koruyucular ister” uyarısıyla; her türlü, uyuşukluklara, aymazlıklara, oyunlara karşı uyanık olunmasını öğütler.

Cumhuriyet sonrası kurulacak ilişkilerin çizgisini daha 1927 yılında çizer: "Bizim, açık ve uygulamaya olanaklı gördüğümüz siyasal görüş, milli siyasettir. Milli siyaset dediğim zaman, amaçladığım anlam ve içerik şudur: Ulusal sınırlarımız içinde, her şeyden önce, kendi gücümüze dayanarak, varlığımızı korumak, ulusun ve vatanın gerçek mutluluğuna ve kalkınmasına çalışmak... Uygar dünyadan, uygarca insanlık davranışını ve karşılıklı dostluğu beklemektir.”(SÖYLEV) Daha sonraki yıllarda her fırsatta dile getirilen “Yurtta Barış, Dünyada Barış” özdeyişi bu görüşün noktalanmasıdır.

Başkandan

Arşiv
Sitemizde yayınlanan makale, yazı, döküman, dosyalar ve resimler izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Copyright © 2014 Ruyiad Tüm Hakları Saklıdır.
Sitemap